Namaz mektebine kaydolup günde kırk defa rükû eden başlar,
huzûrunda eğilmeye lâyık yegâne varlığın Allah Azze ve Celle
olduğunu öğrenirler. Peygamber-i Ekber’den dünyâ’nın Cenâb-ı
Hakk’ın yanında bir sinek kanadı kadar kıymetinin olmadığını
öğrendikleri için dünyâ ve içindekiler onların gözünde hep rükû
ettiklerinde küçülerek âdeta bir nokta hâline dönüşür. Artık onlar
ebedî ve bâkî olan âhiret âlemine nisbetle fâni, geçici ve yok olmaya
mahkûm olan dünyânın metâına iltifât etmeyi, nokta kadar menfaat
için virgül kadar eğilmeyi ya da herhangi bir kulun veya otoritenin
önünde baş eğmeyi namaz mektebinde öğrendiklerine ihânet
sayarlar.
Bugün namaz kılmasına rağmen üç kuruşluk menfaati için zâlimin
karşısında elpençe dîvân duranlar, Allah ve Rasûl
düşmanlarına boyun eğenler seni aldatmasını Onlar her ne kadar
namaz kılsa da kıyâmın rükûnun ma’nâsını kavrayamamış
nasîbsizlerdir. Eğer birileri namaz kılmasına rağmen hakkı, hakîkati
gördüğü hâlde teslîm olup boyun eğmiyor, hâlâ haklı çıkmak için
tartışmaya devâm ediyorsa bil ki o kişi de rükûdan nasibdâr
olamamış, hakkın karşısında boyun bükmesini beceremeyen bir
zavallıdır.
O hâlde sakın sen herkesin secdeye davet edildiği kıyâmet gününde
dünyâda secde etmeyenlerin buna güç getiremeyeceği; horluktan
gözleri öne düşmüş, zilletin kendilerini kuşattığı kimselerden olma!
Bilesin ki, Hâlik’a yapacağın bir secde seni mahlûka yapacağın bin
secdeden kurtaracaktır. Unutma! şâirin dediği gibi “Haram
kazanılan aş aştan sayılmaz. Hak için akmayan yaş, yaştan
sayılmaz. Kişi, başım var diye övünmesin! Secdeye varmayan baş,
baştan sayılmaz!