MAHMUD EFENDİ HAZRETLERİ

70.00

İhsan, zühd ve takva gibi Kur’ânî kavramların ferdî telakkilere ve insan hayatına yansımasından ibaret olan tasavvuf, tarikatlarla kurumsal bir yapıya kavuşmuş ve milyonları etkilemiştir. Mürşidlere ve onların irşad tarzlarına göre farklı isimler altında vücut bulan tarikatlar içerisinde müntesipleri itibariyle en önde olanı ise Nakşibendiyye tarikatıdır. “İlmiye sınıfının tarikatı” olarak da bilinen Nakşibendiyye, Mevlânâ Hâlid el-Bağdâdî’nin etkisiyle kısa zamanda Osmanlı Devleti sınırları içerisinde en etkin tarikat konumuna gelmiştir.
Mevlânâ Hâlid el-Bağdâdî Hazretleri, ayrılıkçı akımların siyasî güce dönüştüğü bir dönemde ümmet bilincini öne çıkararak birlik ve beraberliğin tesisi ve tebaanın Osmanlı Devleti’ne bağlanması noktasında ciddi başarılara imza atmıştır. Mevlânâ Hâlid’in nüfuzunu fark eden devlet yöneticileri de ona karşı ilgisiz kalmamış, akîdevî açıdan problem teşkil eden tekkeleri Onun halifelerine tahsis etmiştir. Hâlidi şeyhler halk ve siyasî otorite nezdinde öylesine yüksek bir itibar kazanmışlardır ki çalışmalarıyla Osmanlı Devleti’nin ömrünü uzatmışlardır denilse mübalağa olmaz.
Silsilesi Abdullah Mekkî yoluyla Hâlid el-Bağdâdî’ye uzanan Mahmud Efendi Hazretleri, Nakşibendiyye/Hâlidiyye öğretilerine sıkı sıkıya bağlı kalması ve muhalled yapıyı olduğu gibi muhafaza etmesiyle dikkat çekmektedir.
Zor bir zamanda vazife îfa eden Efendi Hazretleri binlerce medresenin açılmasına öncülük etmesi cihetiyle baş müderris, sünnet-i seniyyeyi merkeze alması itibariyle muhyi’s-sunne, mikrofonsuz ve kayıtsız sohbetleriyle milyonların hayatını etkilemesi cihetiyle büyük bir davetçi, aşk ve vecd yolundaki rehberliğiyle büyük bir şeyhti.
Hâlidiyye’nin davet usûlünden ödün vermeyen Mahmud Efendi, (cemaat bilincinden ziyade) her türlü etnik yapıyı ve İslâmî meşrebi kucaklayan, ümmet kimliğini öne çıkaran bir muhtevada hizmet etmiştir. Onun bu duruşu, nüfuzunu kamuoyunda “İsmailağa Cemaati” olarak tanınan kitlenin çok ötelerine taşımış ve millet vicdanında “ümmetin hocası” olarak kabul görmüştür.
Tarikatı, İslâmî esaslara bağlı bir alt birim olarak telakki eden Mahmud Efendi, irşad çalışmalarında İslâmî eğitime öncelik tanımıştır. 1980’lere kadar devam eden tedris hayatında yüzlerce öğrenciye icâzet vermiştir.
İslâm Dünyası’nın, Osmanlı’nın son dönemlerinde görülen yıkıcı akımlara benzer taifelerin tehdidiyle karşı karşıya olduğu bir dönemde Hâlidîliğin tabi dokularını olduğu gibi koruyan ve kamuoyunda da saygınlığı ile dikkat çeken Mahmud Efendi’nin, ümmet şuurunun yüreklerde yeniden karılması noktasında ne büyük bir rol üstlendiği cenazesine katılan milyonların şehadetiyle tescil edilmiştir.