ÜMMET MİLLET,
MİLLET DE ÜMMETTİR
Allah Rasûlü(s.a.v) Hicaz’da muazzez bir
Yemen’e uzanan millet yapımızın tek bir
millet yapısı inşa etti. O millet yapısı farklı
sancağı, tek bir ordusu olacak, İslam coğrafyası
ırkları, lisanları içine alarak Hindistan’dan
kâfirlerin dilediği gibi operasyon yaptığı bir alan
Mağrib’e kadar yayıldı. Osmanlı İslam Devleti o
haline dönmeyecekti.
millet yapısının son tezahürüydü.
Batı’nın aydınları onlarca yıl sınırları nasıl
İnsanlar millet olamazsa hür de olamazlar.
kaldırabilecekleri, nasıl tek devlet olabilecekleri
Osmanlı İslam Ordusu hem millet yapısının hem
üzerine yazıp çizdi. İkinci Dünya Savaşında
de hürriyetin muhafızıydı. Osmanlı’ya saldıran
birbirine giren Avrupa bugün tek devlet oldu.
düşmanların asıl hedefi bu ümmeti yenilmez
Birleşen Avrupa, Bilad-ı İslam’ın ittihadına mani
yapan o millet yapısıydı. Halk, millet yapısına
olabilmek için içimizdeki aydınlar vasıtasıyla
sadık kaldı. Lakin aydınlar İslam’ın hasmı
İslam millet yapısını itibarsızlaştırmaya devam
Batı ile birlikte hareket ederek millet yapısına
ediyor.
içeriden ölümcül darbeler vurdu. Yeni arayışlar
taraftar buldukça millet yapısındaki zaaf arttı.
Müslüman Gençler! Yüz yıl önceye kadar aynı
İşgaller, istilalar derinleşti. Ne var ki Batı’nın
cephede savaştığımız kardeşlerimizi İngilizler ya
rûhunu işgal ettiği aydınlar halka bu işgalleri
da Fransızlar bizden ayırdı diye onları farklı bir
özgürlük olarak anlattı.
millet mi kabul edeceğiz?! İstanbul’un harcında
Şamlıların, Şam’ın, Bağdat’ın binasında da
Osmanlı’dan sonra Müslümanlar hem ülkelerini
İstanbul’luların harcı yok mu?! Bugün tek bir
hem hürriyetlerini kaybetti. Millet yapımızı ve
siyasi yapı olan Avrupa bizi parçalayana kadar
ona bağlı olarak hürriyeti nasıl kaybettiğimizi
Kahire, Kudüs ve Halep; Konya gibi, Urfa gibi,
anlamadan yeniden büyük bir millet, büyük
Erzurum gibi bizim şehirlerimiz değil miydi?
bir medeniyet ve büyük bir devlet olamayız.
parçalanmasının
ve
ümmetin
Batının birliktelikleri ikindi gölgesi gibidir. Zevali
özgürlüğünü kaybetmesinin arkasında “Milletler
yakındır küfrün. Üzerinde güneş batmayan İngiliz
ırk ve dil esasına dayanır.” propagandasına
İmparatorluğu ancak elli yıl dayanabilmişti.
aldanmak vardır. Irklar, diller ve renkler birbirine
İngilizler ikinci cihan harbinden de galip
karışık olabilir. Saf ırk yoktur. Mısır’da Suriye’de
çıkmalarına rağmen işgal ettikleri beldelerden
ırk ve dil birlikteliğine dayalı bir yapı var fakat
çekilmek zorunda kaldı. İslam millet yapısının
Müslümanlar ya zindanda ya da sürgünde. Güçlü
son tezahürü olan Osmanlı ise gittiği yerde altı
devletler dil birlikteliği değil din birlikteliği
asır kaldı. Rumeli’den, Kafkaslar’dan, Kudüs’ten
üzerine inşa edilir.
çekilirken Osmanlı tebası olma şerefine nail
olan Müslümanlar onlarca yıl “Osmanlı yine
Osmanlı Milleti ırka ve lisana değil dine dayalı
dönecek. Onlar Müslümanları bırakmaz!” diye
bir millet yapısı üzerinde inşa edilmişti. “İslam
İslam sancağının açılacağı günü bekledi. Irka ve
Milleti” deyince “O, Ümmettir. Bizim muradımız
dile dayalı yapılarla hürriyetini kaybeden Bilad-ı
ise millettir.” ifadesi doğru değildir. Çünkü
İslam’da şimdi bambaşka bir hal var. Gelecek
İslam’a göre millet, ümmet, ümmet de millettir.
İslam millet yapısınındır. Daha muhteşem, daha
Medeniyetse milletin harcıdır. Onu kıvamda ve
kudretli, daha müessir bir devlet inşa edeceğiz.
kıyamda tutar.
Derin fetretlerden sonra bu millete Selçuklu’yu,
Osmanlı’yı ihsan eden Allah Azze ve Celle,
Aydınlar ırka dayalı millet yapılarına taraftar
biz şartları oluşturduğumuzda küfrün bütün
olup İngiliz, Fransız ya da başka bir müstevli ile
tuzaklarını boşa çıkaracak ve dinine yardım
hareket etmemiş olsaydı bugün hâla Bosna’dan
eden kullarına yine zaferler ihsan edecektir.
İhsan ŞENOCaK