İnsan, mükerrem bir varlık. Kabiliyetleri itibariyle diğer canlılarla kıyas kabul etmeyecek
derecede bir kıymete haiz. Özünde barındırdığı temiz fıtrat yaratılırken kendisine ikram edilmiş bir cevher
gibi. Alemi yaratan Allah Teâlâ’nın onu yeryüzünün halifesi olarak yaratması, fıtratını muhafaza edip
hürmetini yitirmesin diye kitaplara ve peygamberlere muhatap kılması da insanın en ulvi hususiyetlerinden
şüphesiz. İnsanın bu muhteremliği, yaratıldığı ilk günden bu yana tehdit altında.
Şeytan, evvel emirde yaptığı yemine sonsuz bir sadakat ile insana ve onun nesline olan düşmanlığını
kesintisiz sürdürüyor. İçinde bulunduğumuz modern çağ da geçmiş çağlar gibi şeytanın
oyunlarına sahne. Şeytan Allah’a (c.c) giden bütün yolları tutmakla kalmamış insanı insanlıktan
alıp aşağıların en aşağısına yuvarlamanın projesini yürürlüğe koymuş. Allah’ın erkek ve kadın
olarak yarattığı insanı kendi öz fıtratına düşman edecek kadar sinsi bir proje bu. Cinsiyetsizliğin tervic
edildiği ve “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” terkipleriyle zehirin şeker ambalajında sunulduğu bir tuzak.
Ayât-ı beyyinat ile sabittir ki; münkere “DUR” demek Müslümanın vazifesidir. Hüküm’de
Haziran nüshasında “Mikrobun Kutsandığı İlacın Aşağılandığı Bir Dönemdeyiz” diyerek derdini
dillendirecek. Münkerin sel olup aktığı bir zamanda biraz olsun hızını keserim ümidiyle suyun
önünde bentler inşa etmeye devam edecek.
Merhum Akif ’in de dediği gibi;
BU İZMİHLÂL-İ AHLÂKÎ
YÜRÜRKEN, DURMAZ
İSTİKLÂL!
Allah Teala’ya emanet olunuz.